Yazar: yusuf

Kapalı Koroner Bypass Ameliyatları İlk Kez Kıbrıs’ta!

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Ekibi ile Kapalı Koroner Bypass Ameliyatları İlk Kez Kıbrıs’ta!

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi, kalp kapağı, kalp delikleri ve kalp tümörleri ameliyatlarının yanı sıra koroner bypass operasyonlarını da mini kesi ile uygulanan kapalı yöntemle yapıyor

Yakın geçmişe kadar göğüs kemiği ortadan kesilerek açık şekilde gerçekleştirilen koroner bypass ameliyatları, günümüzde yerini kapalı yöntem olarak da bilinen ve mini kesi ile gerçekleştirilen ameliyatlara bırakıyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde uzun yıllardır uygulanan minimal invaziv kalp ameliyatları (kalp kapağı, kalp delikleri, kalp tümörleri) ile birlikte artık koroner bypass ameliyatları da mini kesilerle yapılıyor. Böylece hastaların yoğun bakımda kalış ve iyileşme süresi kısalıyor. Bu zorlu süreç daha çabuk, ağrısız ve konforlu atlatılıyor.

Prof. Dr. Aşkın Ali Korkmaz: “Koroner bypass ameliyatları artık mini kesilerle yapılacak.”
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Aşkın Ali Korkmaz, minimal invaziv kalp cerrahisi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Kalp kapakları, kalp deliği (ASD) ve kalp tümörlerinde sağ meme altından açılan mini kesilerle yapılan operasyonlarının Prof. Dr. Barçın Özcem ve Yrd. Doç Dr. Özlem Balcıoğlu’nun da yer aldığı ekiple Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde yıllardır başarıyla uygulandığını söyleyen Prof. Dr. Korkmaz, “Koroner bypass ameliyatları da artık hastanemizde sol meme yanından mini kesilerle yapılacaktır” dedi.

Mini kesilerle yapılan kalp ameliyatlarıyla 15 günde normal hayata dönmek mümkün
Teknolojik donanım ve hekim deneyimi gerektiren minimal invaziv kalp ameliyatları hasta için birçok avantaj sağlıyor. Yaklaşık 4-6 cm arasında değişen kesilerle gerçekleştirilen ameliyatlar sayesinde, daha az kemik ve doku hasarı, daha kısa süreli hastane yatışı, daha az enfeksiyon ve daha düşük kanama riski oluşuyor. Daha az ağrı ve daha küçük yara izi ile hasta konforu artıyor.

Geleneksel yöntemle, göğüs kemiği kesilerek yapılan kalp ameliyatlarında günlük hayata dönüş 1,5 ay gibi uzun bir süre gerektirirken, mini-bypass ameliyatlarında 4-5 gün içinde taburcu olmak 10-15 gün içinde ise eski günlük yaşantıya dönmek mümkün.

İşleri nedeniyle çalışma hayatına uzun süre ara vermeyi göze alamayan çoğu hastanın ameliyatını erteleyerek hayati risk aldığını ya da uzun vadede çok daha faydalı olacak ameliyat yerine balon-stent girişimlerini tercih ettiğini söyleyen Prof. Dr. Aşkın Ali Korkmaz, mini-bypass ameliyatlarının neredeyse bir ömür boyu koruma sağladığını söylüyor.

 

Ameliyatsız Varis Tedavisi Yöntemi Venaseal

Ameliyatsız Varis Tedavisi Yöntemi Venaseal

Toplardamar genişlemesi olarak da bilinen varisler, ilerledikçe daha büyük bir sorun haline gelebiliyor. Estetik görünümde bozulmanın yanı sıra bacaklarda şişme, ağrı ya da kramp gibi şikayetler ile enfeksiyon, kanama ve ciltte ülser (yara) oluşumu gibi ciddi problemlere de neden olabiliyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı uzmanı Prof. Dr. Barçın Özcem, dünyada en güncel ve en yenilikçi varis tedavisi olarak kabul edilen Venaseal yönteminin, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde de uygulanmaya başlandığını söylüyor.

Venaseal yöntemi, biyolojik yapıştırma adıyla da biliniyor
Günümüzde dünyada en güncel varis tedavi yöntemi olarak uygulanan Venaseal, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından da onaylanmış yeni bir ürün kullanımı ile gerçekleştiriliyor. Biyolojik yapıştırıcı özelliğe sahip ürünün temel maddesi ise hali hazırda kalp damar cerrahisinin bazı ameliyatlarında da doku yapıştırıcısı olarak kullanılıyor. Venaseal yöntemi, biyolojik yapıştırıcının varisli damar içerisine enjeksiyon ile verilerek, ven damarının yapıştırılarak kapatılması şeklinde uygulanıyor.

Venaseal, FDA onayı almış tek ürün olarak dünyada yaygın şekilde kullanılıyor. Uzmanlar tarafından muadillerinin ciddi yan etkileri olması sebebi ile Venaseal’in yakaladığı zirve başarısına ulaşamadıkları belirtiliyor.

Prof. Dr. Barçın Özcem: “Varis tedavilerinde artık ameliyatsız yenilikçi yöntemlerden yararlanıyoruz.”
“Varis tedavisi denince akla ilk önce ameliyatla yapılan cerrahi tedavi yöntemleri gelse de, artık günümüzde kullanılan ameliyatsız ve robotik teknikler yeni ve giderek popülarite kazanan tedavi yöntemleri haline geldi” diyen Prof. Dr. Barçın Özcem, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde varis hastalığının tedavisinde yenilikçi yöntemlerden yararlanıldığını, ameliyat yönteminin mecbur kalınan çok az hastada uygulandığını ifade etti.

Kalp Dahil Tüm İç Organları Ters Tarafta

Kalp Dahil Tüm İç Organları Ters Tarafta

Kalp Dahil Tüm İç Organları Ters Tarafta Olan Hastanın Aort Damarı Sentetik Damarla, Kalp Kapağı ise Mekanik Kapakla Değiştirilerek Sağlığına Kavuşturuldu

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne Nefes Darlığı Şikayetiyle Gelen 57 Yaşındaki Zeki Atakan’ın, Gerçekleştirilen Kalp Check-Up’ı Sonucunda Kalp Dahil Tüm Organlarının Ters Tarafta Olduğu Saptandı. Aort Damarında Genişlik ile Aort Kapağında Ciddi Yetmezlik Tespit Edilen Zeki Atakan, İleri Tetkik ve Cerrahi Tedavi Amacıyla Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’ne Yatırıldı. Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanları Tarafından Gerçekleştirilen Nitelikli Ameliyat, Literatürde Örneğine Az Rastlanır Bir Vaka Olması Dolayısıyla Uluslararası Bilimsel Yayın Organlarında da Yerini Aldı. Yüksek Riskli Olmasına Rağmen Başarıyla Tamamlanan Operasyon Sonrasında Hasta Sağlıklı Bir Şekilde Taburcu Edildi.

Kalp Check-Up’ından Aortta Genişleme ve Aort Kapağında Ciddi Yetmezlik Ortaya Çıktı
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne nefes darlığı şikayeti ile başvuran Zeki Atakan’a, yapılan kalp check-up’ında, aortada genişleme ve aort kapağında ciddi yetmezlik teşhisi kondu.

Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu; “Hastanın Aort Damarını Sentetik Damar ile Kalp Kapağını ise Mekanik Kapak ile Değiştirdik.”
Hastanın kalp dahil tüm organlarının ters tarafta yer almasının ameliyat stratejisinin belirlenmesi açısından özellikli programlama gerektirdiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, ameliyat sırasında cerrahın duruş yeri ve pozisyonu gibi basit görünen kriterlerin bile ameliyat başarısında büyük etken olduğunu belirtti.

“Diğer hastalardan farklı olarak, Zeki Atakan’ın organlarının ters tarafta olması, ameliyatın seyri ile ilgili öngörüde bulunmak açısından zorluk teşkil etmekteydi. Organların ters tarafta olması nedeniyle cerrahi yaklaşım ihtiyacı farklı olabilirdi. Biz en doğru olduğuna inandığımız yaklaşımla hastaya müdahale ettik.” diyen Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, tüm organların ters tarafta yer alması göz önünde bulundurulduğunda yüksek riskli operasyon sınıfına giren bir ameliyatı başarıyla gerçekleştirdiklerini, hastanın aortasındaki genişlik nedeniyle kalbi besleyen aort damarını sentetik damar ile aort kapağını ise mekanik bir kapakla değiştirerek hastayı sağlığına kavuşturduklarını ifade etti.

Doç. Dr. Barçın Özcem; “Literatürde Çok Nadir Rastlanan Bir Vaka, Hastaya Uyguladığımız Ameliyatın Sayısı ise Dünyada Bugüne Kadar Birkaç Taneyi Geçmeyecek Kadar Az.”
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Barçın Özcem, “Dünyada çok nadir rastlanan bir vaka ile karşı karşıya kaldıklarını, kalp dahil tüm organları ters yönde bulunan Zeki Atakan’ı ameliyat stratejisi zor, operasyon riski yüksek olan bir ameliyata aldıklarını belirtti.

Literatürlere bakıldığı zaman bu durumda çok az vakaya rastlandığını kaydeden Doç. Dr. Dr. Barçın Özcem; “Dünyada insanların organlarının ters tarafta olması nadir rastlanan bir durumdur. Organların ters olması ile birlikte aynı anda aortada genişleme ve aort kapak yetmezliği bulunması da nadir görülen bu durumu daha da az rastlanır hale getirmektedir. Dolayısıyla bugüne kadar dünyada uygulanmış bu tip ameliyatların sayısı oldukça az olup, anabilim dalımız tarafından gerçekleştirilen ameliyatın dünyadaki örneklerinin sayısı ise neredeyse bir elin parmaklarını geçmemektedir. Bundan ötürü bu hastayı yurtdışı makalelerde de yayın olarak meslektaşlarımızla paylaştık.” dedi.

Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç; “Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Dünyada Çok Nadir Uygulanan Bir Ameliyat Gerçekleştirdik.”
Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç ise Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde dünyada çok nadir gerçekleştirilen bir işlemin başarıyla yapıldığını ifade etti.

Zeki Atakan’ın iyileşme süreci ile ilgili açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç, ameliyat yaklaşımı ile ilgili konsey kararının ardından, deneyimli kalp ve damar cerrahisi uzmanları ile birlikte konusunda uzman anestezi ekibi, cerrahi hemşire ve personelden oluşan ameliyat ekibi tarafından hastanın başarıyla opere edildiğini söyledi. Ameliyat sırasında hiçbir komplikasyon ile karşı karşıya kalınmadığını, 6 saat süren ameliyatın ardından hastanın 3 gün yoğun bakımda takip edildiğini, servis izleminin ardından ise şifa ile taburcu edildiğini bildirdi. Vücutta sadece birkaç organın ters tarafta bulunmasına daha sık rastlanırken, tüm organların ters yönde bulunması çok ender görülen bir durum olduğunu yineleyen Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç, “Hastamız ameliyatın ardından oldukça sağlıklı bir şekilde rutin poliklinik kontrollerine devam etmektedir. Meslektaşlarımın da belirttiği gibi tüm dünyadaki kalp damar cerrahisi uzmanlarının oldukça nadir rastlayabileceği bir vakayı başarı ile tamamlamış olmanın gururunu yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kalp Krizi Geçirdiği Sırada Aort Damarı da Yırtılan

Kalp Krizi Geçirdiği Sırada Aort Damarı da Yırtılan

Kalp Krizi Geçirdiği Sırada Aort Damarı da Yırtılan Kıbrıs’ın Tanınmış Simalarından Sedat Hacımehmet Aynı Anda Geçirdiği 3 Operasyon İle Sağlığına Kavuştu

Kalp Krizi Geçiren ve Aynı Anda Aort Damarı Karın Bölgesine Kadar Yırtılan Kıbrıs Türk Engelliler Derneği Başkanı Sedat Hacımehmet, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Tarafından Aynı Operasyonda Gerçekleştirilen 3 Başarılı Cerrahi İşlemle Sağlığına Kavuşturuldu.  Aynı Operasyonda 3 Damarına Baypas, Aort Kapak Tamiri ve Aort Damarındaki İki Yırtığa Yönelik Cerrahi İşlem Uygulanan Sedat Hacımehmet Operasyonun Ardınan Tedavisi Tamamlanarak Sağlıkla Taburcu Oldu.

Bundan bir süre önce, çok şiddetli göğüs ve sırt ağrısı şikayeti ile Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi’ne başvuran Kıbrıs Türk Engelliler Derneği Başkanı Sedat Hacımehmet’in, kardiyoloji anabilim dalı uzmanlarınca gerçekleştirilen ilk tetkiklerinde kalp krizi geçirdiğinin saptanması üzerine yapılan koroner anjiyosunda, damarlarında ileri derecede tıkanıklık ve aort damarında yırtık olduğu tespit edildi.

Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç;  “Hastaya Kalp Krizi Devam Ederken Uygulamak Durumunda Kaldığımız Baypas, Aort Kapak Tamiri ve Aort Yırtığı Cerrahisi, Ameliyatın Büyüklüğünü ve Riskini Daha da Artırdı.”
Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Ali Önder Kılıç tarafından yapılan açıklamada, hastanın aort damarında saptanan yırtık nedeniyle ileri tetkik amaçlı çekilen tomografide, kalpten çıkan ve kalbi besleyen büyük ana damarın hemen başlangıcından, karına bölgesine kadar uzanan bir yırtık tespit edildiği bildirildi.

Genellikle kalp krizi geçiren hastaların hemen baypasa alınmadığını, krizin atlatılmasının beklendiğini, hastanın dinlendirildiğini, kalp krizini gösteren değerlerin düşme eğilimine geçtikten sonra ameliyat  edildiğini hatırlatan Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç, aort damarında gelişen yırtık nedeniyle hastayı bekletme gibi bir opsiyonlarının bulunmadığını, kalp krizi devam ederken hastayı ameliyata almak zorunda kaldıklarını, bunun da operasyonun riskini daha da artırdığını söyledi.

Aort yırtığı cerrahisinin yanında, geçmişten gelen ileri derecedeki damar tıkanıklığına bağlı olarak 3 damara baypas yapıldığını ve aort kapağının tamir edildiğini ifade eden Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç, yaklaşık 5 saat süren operasyon sonrası 4 gün kalp damar cerrahisi yoğun bakım servisinde izlenen ve herhangi bir komplikasyonla karşı karşıya kalmayan hastanın, 5. gün yataklı servise alındığını bildirdi.

Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu; “Hastanın, Sahip Olduğu Yandaş Hastalıklar Nedeniyle Hayatını Kaybetme Riski Oldukça Yüksekti.”
Hastanın göğüs duvarındaki skolyoz nedeniyle de ameliyatın büyük riskleri beraberinde getirdiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, ayrıca yürüme engelliliği nedeniyle baypas için bacaktan damar alımı açısından da operasyon sırasında zorlu bir süreç yaşandığını bildirdi.  Operasyon sırasında %90 oranında kaybedilme riski bulunan bir hastayla karşı karşıya olduklarını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu; “Diseksiyon kendi başına zaten riskli bir ameliyattır.  Hastanın kalp krizi ile birlikte diseksiyon yaşamış olması, bununla birlikte hastaya baypas uygulanmış olması hastanın hayatta kalma oranını çok düşürmüştü.  Hasta kalp damar cerrahisinin en yüksek riskli operasyonlarından birine girmiş olmasına rağmen, hem baypas hem de aort diseksiyon ameliyatı çok başarılı geçti.” dedi.

Bu zorluktaki ameliyatlardan sonra yaşanabilecek olumsuz durumlara da değinen Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, hastada uyanamama, felçli bir şekilde uyanma, kol bacakta hareket kusuru veya böbrek yetmezliği gibi komplikasyonların gelişebileceğini, buna karşın kalp damar hastalıkları konusunda sahip oldukları hekim deneyimi ve teknoloji donanımı sayesinde hiçbirinin yaşanmadığını söyledi.

Doç. Dr. Barçın Özcem:  “Hastanın En Büyük Şansı Erken Teşhis ile Birlikte Erken Müdahalede Bulunulması Oldu.”
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Barçın Özcem ise hem aort damarında iki yırtık hem de eş zamanlı olarak kalp krizi geçiren hastanın en büyük şansının, erken teşhis ile birlikte erken müdahalede bulunulması olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Barçın Özcem:  “Aort Damar Yırtılması Yaşayan Hastaların Sadece Yarısı Hastaneye Ulaşabiliyor.”
Özellikle aort damarı yırtılan hastaların sadece yarısının hayatta kalarak hastaneye ulaşabildiğini söyleyen Doç. Dr. Barçın Özcem, ameliyata alınamayanların ölüm riskinin saat başı %2 oranında arttığını kaydetti.  Doç. Dr. Barçın Özcem şöyle devam etti: “Hastanemize başvuran hastamız Sedat Hacımehmet’in sahip olduğu skolyoz ve buna bağlı olarak daha önce geçirmiş olduğu birçok ameliyatın getirdiği yapı değişiklikleri bizi zorlayan bir durumdu.  Kalp ve damar cerrahisi ekibi olarak bu durumu göz önünde bulundurmak suretiyle işleme başladık.  İşlemin başlamasıyla aortun iki yerinde yırtık olduğunu saptadık.  Hastanın aortu sentetik greft ile değiştirildi.  Bu işlemleri yaparken hastamızın beyin, kalp ve diğer tüm organ sistemlerini korumak amacıyla metabolizmasını ve beyin kan dolaşımını durdurmak veya mümkün oldukça çalışmasını en düşük seviyeye çekmek zorundaydık.  Bu yüzden işlem sırasında hastanın vücut ısısını yirmi derecenin altına indirdik.  Aort damar yırtığı yaşayan hastamız ayni zamanda kalp krizi de geçirmekteydi.  Aorta yapılan işlemlerin ardından kalp krizi için de hastaya koroner baypas işlemi uyguladık.  Ameliyatın ardından hastamız yoğun bakıma alındı.  Yoğun bakım sürecinde hastanın skolyozu göz önünde bulundurularak ciddi boyutta solunum fizyoterapisi uygulandı.  Yataklı servis sürecinde ise fizik tedavi ile desteklenerek sağlığına kavuştu.”

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Kalp Nakli Artık Mümkün

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Kalp Nakli Artık Mümkün

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi, Ülkemizdeki İleri Kalp Yetmezliği Hastaları için Kalp Nakli Gerçekleştirmek Üzere Rushatlandırıldı.  BUNA BAĞLI OLARAK TÜRKİYE DAHİL, HİÇBİR ÜLKEDE KALP NAKLİ ŞANSI OLMAYAN İNSANIMIZ, ARTIK KENDİ ÜLKESİNDE KALP NAKLİ OLABİLECEK.

Kalp Nakil Merkezi’nin Basın Lansmanı Başhekim, Kalp Damar Cerrahisi ile Kardiyoloji Anabilim Dalı Uzmanlarının Katılımı ile Gerçekleşti
Başhekim Uzm. Dr. Sevim Erkmen’in açılış konuşması ile başlayan toplantıda sırasıyla, Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu, Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. İlhan Sanisoğlu, Kardiyoloji Anabilim Dalı Uzmanı ve İleri Kalp Yetmezliği Sorumlu Hekimi Yrd. Doç. Dr. Hatice Kemal Günsel, son 2 yıldır ülkemizde kalp nakli merkezinin kurulması için büyük çabalar sarfeden Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı ve Kalp Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanları Doç. Dr. Barçın Özcem ve Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç, kalp yetmezliği, kalp nakli, ülkemizdeki nakil süreçleri ve nakil için gerekli olan organ bağışı konusunda birer konuşma yaptı.

Doç. Dr. Barçın Özcem; “Bir Donör, Kurtarılmış Bir Hayat Anlamına Gelmektedir.”
Kalp nakillerinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmeye başlanmış olmasına rağmen geçmişteki en önemli problemin etnik, politik ve dini nedenlerle donör bulma sıkıntısı olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Barçıın Özcem, bir donörün kurtarılmış bir hayat anlamına geldiğini söyedi.  Bu konudaki engelleri ortadan kaldırmak amacıyla ülkelerin, çeşitli yasal düzenlemelerle çözümler üretebildiğini de hatırlatan Doç. Dr. Barçın Özcem, ülke insamınızın bu konuda bilinçli ve duyarlı olacağına inandığını ifade ederek, topluma organ bağışı çağrısında bulundu.

Aort Damarı Yırtılmasında Erken Müdahale Ölüm Riskini Azaltıyor

Aort Damarı Yırtılmasında Erken Müdahale Ölüm Riskini Azaltıyor

10 Günde 3 Aort Damarı Yırtılması
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanları Tarafından, Nadir Görülmesine Rağmen Son Zamanlarda Sıklıkla Karşılaşılan Ölümcül Hastalıklardan Biri Olan Aort Damarı Yırtılması Vakaları ile İlgili Yapılan Açıklamada, Zaman Kaybı Yaşanmaksızın Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne Aort Yırtılması ile Başvuran Hastalarda, Ameliyat Sırasında ve Sonrasında Kaydedilen Ölüm Oranlarının, Dünya Verilerinin Çok Altında Olduğu Bildirildi.

Nadir görülen bir hastalık olmasına karşın 10 gün içinde Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne aort damarı yırtılması şikayetiyle 3 hastanın başvurduğunu belirten kalp ve damar cerrahisi uzmanları, bu hastalardan hastaneye vakit kaybı yaşanmaksızın ulaştırılan 2’sinin, gerçekleştirilen başarılı operasyonlar sonrası sağlığına kavuşturularak taburcu edildiğini açıkladı.

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Aort Damarı Yırtılmasına Bağlı Ölüm Oranları Dünya Verilerinin Çok Altında
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde, kalp ve damar cerrahisi alanında tüm acil ameliyatlara anında müdahale edebilecek güçlü bir ekibe ve yüksek teknolojik donanıma sahip olunduğu bildirilen açıklamada, zaman kaybı yaşanmaksızın Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne başvuran vakalarda, ameliyat sırasında ve sonrasında kaydedilen ölüm oranlarının dünya verilerinin çok altında olduğu vurgulandı.  Bu operasyonların tüm dünyada sayılı merkezde, tecrübeli ekiplerce gerçekleştirilebildiğini ifade eden uzmanlar, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nin, aort yırtılması ameliyatlarının gerçekleştiği başarı oranı yüksek sayılı merkezden biri olduğunu kaydetti.

Aort yırtılmasının genellikle 60 – 80 yaş aralığındaki kişilerde daha sık rastlanan bir hastalık olduğu belirtilen açıklamada, kadınlara oranla erkeklerde iki kat fazla görüldüğü de kaydedildi.  Türkiye’de gerçekleştirilen istatistiki çalışmalarda, her yıl yaklaşık 350 kişinin aort yırtığı yaşadığının ortaya konduğu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ise konuyla ilgili detaylı bir istatistiki verinin bulunmadığını belirten uzmanlar, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi kalp ve damar cerrahisi anabilim dalında hali hazırda yürütülmekte olan istatiksel çalışmaların sürdüğünü bildirdi.

Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç;  “Hastaların Nerdeyse Yarısı Hastaneye Ulaşamadan Kaybedilmekte, Hastaneye Ulaşana Kadar Geçen Her Saatte ise Ölüm Riski %2 Oranında Artmaktadır.”

Kalpten çıkan kanı tüm vücuda dağıtan ana atardamar olan aortun yapısı, vücuttaki görevleri ve aort yırtılması ile ilgili açıklamalarda bulunan kalp ve damar cerrahisi anabilim dalı uzmanı Dr. Ali Önder Kılıç, beyine, kaslara ve diğer hücrelere oksijen bakımından zengin kanı taşıyan hayati öneme sahip aortta bir sorun olduğunda, kalbin ve tüm vücudun kan akımının tehlikeye girebildiğini ifade etti.

Herhangi bir sebepten dolayı, 3 tabakadan oluşan aortada, tabakalar arasında ayrışmalar meydana geldiğini, tabakalarda meydana gelen bu ayrışmaların kanın tabakalar arasında ilerlemesine ve aort duvarında yırtıklar oluşturmasına sebep olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç, aort tabakaları arasında meydana gelen bu yırtılmanın “Aort Diseksiyonu” olarak adlandırıldığını söyledi.

Ölüm riski çok yüksek olan aort diseksiyonun, tanı koyulduktan hemen sonra müdahale edilmesi gereken çok acil bir durum olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç, hastaların nerdeyse yarısının hastaneye ulaşamadan kaybedildiğini, hastaneye ulaşana kadar geçen her saatte ölüm riskinin %2 oranında arttığını bildirdi.

Doç. Dr. Barçın Özcem; “Ani Başlayan, Parçalayıcı, Yırtıcı ve Dayanılmaz Olarak Tanımlanan Göğüs ve Sırt Ağrısında, Aort Yırtılmasından Şüphelenilmelidir.”

“Aort yırtılmasının en sık belirtisi ani başlayan göğüs ve sırt ağrısıdır.  Ağrı sıklıkla parçalayıcı, yırtıcı ve dayanılmaz olarak tanımlanır.  Ağrı öylesine şiddetlidir ki hastalar iç organlarının yırtıldığını sanır.  Ağrı ilk olarak yırtığın başladığı yerde hissedilir ve yayılır.” diyen Doç. Dr. Barçın Özcem, göğüs üzerinden başlayan ağrının, sırt, boyun, çene, dişler ve kollara yayılabildiğini ifade etti.

Aortadaki yırtığın vücudun her tarafına ilerleyebildiğini belirten Doç. Dr. Barçın Özcem şöyle devam etti;  “Yırtığın beyin damarlarına doğru ilerlemesiyle hastalarda bilinç bulanıklığı, bilinç kaybı, kısmi felç gibi durumlar ortaya çıkabilir.  Bacakların ana atardamarlarına doğru ilerlemesi durumunda ise nabız alınamamasına ve ayaklarda soğukluğa sebep olur.  Bunların yanında nefes darlığı, halsizlik ve terleme aort diseksiyonunda görülen diğer belirtilerdir.”

Aort yırtılması yaşayan birçok hastanın kontrol edilemeyen hipertansiyon hastası olduğunu ifade eden Doç. Dr. Barçın Özcem, hipertansiyonun aortun iç duvarında yırtığa neden olduğunu ve her bir kalp atımında yırtığın daha da ileriye doğru gitme eğiliminde bulunduğunu, hatta aort diseksiyonu hastalarında kola giden damarların etkilenerek, sağ kol ve sol kol arasında tansiyon farkı oluşabildiğini kaydetti.

Aort Diseksiyonu Tanısı Nasıl Koyulur?
Aortdaki yırtılmalarla ilgili tanı yöntemleri hakkında bilgiler de veren Doç. Dr. Barçın Özcem, en önemli ve ilk yapılması gerekenin hastanın hikayesini eksiksiz dinlemek ve aort diseksiyonundan şüphelenmek olduğunu söyledi.  “Aort diseksiyonu için günümüzde kullanılan en önemli tanı yöntemi anjiyo – BT’dir.  MR – anjiyonun da tanısal değeri vardır. Aort diseksiyonundan şüphelenilen tüm hastalara mutlaka yatak başı ekokardiyografi yapılmalıdır.” diyen Doç. Dr. Barçın Özcem, yırtığın aort kapağını etkileyip etkilemediğine ve kalp zarı içine kanamaya bağlı olarak kalbin kasılmasının engellenip engelenmediğine bakılması gerektiğini vurguladı.

Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu; “Yüksek Cerrahi Deneyim ve Ciddi Bir Alt Yapı Gerektiren Aort Yırtılması Gibi Büyük Ameliyatlar, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Güvenle Yapılabilmektedir.”
“Aort diseksiyonu operasyonları diğer kalp cerrahisi operasyonlarına göre oldukça yüksek hayati risk içeren operasyonlardır.  Hızlı tanı ve acil cerrahi çoğu zaman bu yüksek riskli ameliyatta hayat kurtarıcı olmaktadır.” diyen Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu ise aort diseksiyonu cerrahisinin, yırtığın başlangıç yerine göre değiştiğini, çıkan aort ve aort arkının tutulmasına göre ise planlandığını söyledi.

Baş bölgesine doğru yayılan diseksiyonlarda, yırtığın durumuna göre vücut sıcaklığının çoğu zaman 20 derecenin altına düşürülerek, organların fonksiyonlarının ve enerji gereksinimlerinin minimuma indirildiğini ve kan dolaşımının beyin dahil tüm organlarda durdurulduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, yırtığın inen aortada olması durumunda ise medikal tedavi ya da damar içerisinden stent yerleştirmek suretiyle tedavi uygulanabildiğini söyledi.  Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, yüksek cerrahi deneyim ve ciddi bir alt yapı gerektiren bu tarz büyük ameliyatların Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi’nde güvenle yapılabildiğini sözlerine ekledi.

Aort Yırtılmasında Risk Faktörleri
Açıklamalarında aort yırtılmasına ilişkin risk faktörlerinden de bahseden Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, yüksek tansiyona bağlı damar iç basıncındaki artış, damar sertliği ve trafik kazası vb. sebeplerle ani gelişen travmaların aort yırtığının en önemli sebepleri arasında yer aldığını bildirdi.  Bunlar yanında ileri yaş, genetik veya aile öyküsünün de aort diseksiyonu için risk faktörlerinden olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve damar sertliği gibi bazı hastalıklar ile damarlarda meydana gelen iltihaplanmalar ve sigara kullanımının aort diseksiyonu görülme riskini artırdığını bildirdi.

Kalbinden 5cm’lik Tümör Çıkarıldı

Kalbinden 5cm’lik Tümör Çıkarıldı

Bir Süre Önce Sol Kol ve Bacağında Ani Olarak Gelişen Güç Kaybı ve Yüzünün Sol Tarafında Meydana Gelen Kayma Şikayetleriyle Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne Başvuran 50 Yaşındaki Pembe Halkseven’in, Nöroloji ve Kardiyoloji Anabilim Dalı Uzmanları Tarafından Gerçekleştirilen Tetkikleri Sonucunda, Kalbinin Sol Kulakçığında Hareketli Bir Kitle Bulunduğu Tespit Edildi. Kalp Tümörü Teşhisiyle Acil Opere Edilmek Üzere Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Tarafından Ameliyata Alınan Hastadan, Yaklaşık 5 Cm Boyutunda Kitle Çıkarıldı.

Kalp Tümörü Felce Neden Olabilir
Bir süre önce sol kol ve bacağında ani olarak gelişen güç kaybı ve yüzünün sol tarafında meydana gelen kayma şikayetleriyle Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne başvuran 50 yaşındaki Pembe Halkseven, gerçekleştirilen radyolojik tetkiklerinin ardından Nöroloji Anabilim Dalı uzmanları Doç. Dr. Bahar Kaymakamzade Çulhaoğlu ve Yrd. Doç. Dr. Sevda Diker tarafından hızlı bir şekilde değerlendirildi. Çekilen beyin tomografisi ve MR sonucunda beyin kanaması geçirmediği anlaşılan hastanın, beyninin sağ tarafında parçalı şekilde, pıhtıdan etkilenmiş alanlar olduğu saptandı. Kalpten beyne pıhtı atmış olabileceği gözönüne alınarak Kardiyoloji Anabilim Dalı uzmanı Prof. Dr. Onur Akpınar tarafından yapılan kalp ultrasonunda (ekokardiyografi), kalbinin sol kulakçığını dolduran hareketli bir kitle olduğu tespit edildi. Felç sebebinin kalbindeki bu kitle olduğu anlaşılan hasta, acil opere edilmek üzere Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı’na devredildi.

Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı tarafından yapılan açıklamada, hastanın tekrar felç geçirme riski bulunduğu, bu nedenle de operasyon hazırlıklarının ivedilikle tamamlanarak kalp ameliyatına alındığı bildirildi. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aşkın Ali Korkmaz, Doç. Dr. Barçın Özcem ve Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu tarafından gerçekleştirilen operasyonda, kalbin sol kulakçığını tamamen dolduran ve iki kulakçık arasındaki duvara oturmuş olan kitle dikkatli bir şekilde tek parça olarak çıkarıldı. Hastanın kendi kalp zarı kullanılarak iki kulakçık arasında tekrardan bir duvar oluşturuldu. Ameliyat sırasında yapılan ekokardiyografide sol kulakçıktaki kitlenin tamamen temizlendiği ve yeniden oluşturulan duvarda herhangi bir kaçak olmadığı görüldü. Operasyonun başarılı bir şekilde tamamlandığını bildiren uzmanlar, hastanın 2 günlük yoğun bakım izleminin ardından yataklı servise alındığını ve ameliyattan 1 hafta sonra ise taburcu edildiğini açıkladılar. Çıkarılan kitlenin ise patoloji laboratuvarı tarafından iyi huylu olarak raporlandığı bildirildi.

Kalp Tümörlerine En Çok 30 – 60 Yaş Arasındaki Kadınlarda Rastlanıyor
Kalpte çok nadir de olsa tümörler gelişebilmektedir. Bu tümörler kalpten kaynaklanabileceği gibi başka organlardan da kalbe gelmiş olabilir. Kalpten kaynaklanan tümörlerin çoğu iyi huyludur ve İyi huylu tümörlerin en sık görülenine “miksoma” adı verilir. Miksoma, 30 – 60 yaş arasındaki kadınlarda daha sık rastlanır ve en çok kalbin sol kulakçığına yerleşir.

Kalp Tümörleri Belirti Verir Mi ?
Kalpten kaynaklanan tümörlerden parçalar kopabilir ve bu parçalar damarlarda tıkanıklıklar meydana getirebilir. En çok beyne giderek beyin damarlarını tıkarlar. Beyin damarlarının tıkanması durumunda hastada felç, konuşma bozukluğu veya görme bozuklukları meydana gelir. Kalp damarlarının tıkanması ise hastanın kalp krizi geçirmesine yol açar. Kol veya bacak damarlarının tıkanması durumunda ise hastada gangren oluşur. Tümörün kalp kapakçığını etkilemesi durumunda ise hastalarda nefes darlığı, bayılma krizleri ve kalp yetmezliği gelişir. Bu semptomların yanında hastalarda halsizlik, ateş ve kilo kaybı da görülebilir.

Kalp Tümörleri Nasıl Tedavi Edilir?
Kalp tümörlerinin tek tedavisi cerrahidir. Kalp tümörlerinde ölüm riski, tümörden kopan parçaların meydana getirdiği klinik duruma göre %8 ile %10 arasındadır. Bu nedenle, kalp tümörü saptanan hastaların ameliyatı en kısa sürede yapılmalıdır. Ameliyat sırasında tümörün tek parça olarak çıkarılmasına özen gösterilmelidir. Eğer tabanı kalbe oturmuşsa oturduğu duvar ile birlikte çıkarılmalı, daha sonra bu duvar tamir edilmelidir. Çıkarılan tüm parçalar patoloji laboratuvarına gönderilerek kesin tanı elde edilmelidir.

Tümör Ameliyatından Sonra Hastalar Ne Yapmalı?
Kalp tümörleri nadir de olsa tekrarlayabilir. Dolaysıyla, kalp tümörü ameliyatı olmuş hastalara her 6 ayda bir mutlaka ekokardiyografi yapılmalıdır. Bazı tümörlerde ailesel geçiş olabileceğinden, ailesinde kalp tümörü saptanmış olan bireylerin birinci derece yakınlarının da kalp kontrolünden geçmesi gerekmektedir.

Kalp tümörleri çok nadir görülen hastalıklardan olup çoğu zaman kalp dışındaki belirtileri sayesinde tanı alırlar. Bu hastaların mutlaka multidisipliner merkezlerde değerlendirilip tedavi edilmeleri gerekmektedir.

Şiddetli Gelen Kalp Krizi Hastanın Kalbinde Delik Meydana Getirdi

Şiddetli Gelen Kalp Krizi Hastanın Kalbinde Delik Meydana Getirdi

Bir Süre Önce Göğüs Ağrısı ve Nefes Darlığı Şikayetleriyle Başvurduğu Sağlık Kurumunda, Ağır Bir Kalp Krizi Geçirdiği ve Buna Bağlı Olarak Kalbin İç Duvarında Delinme Meydana Geldiği Tespit Edilen Mustafa Fatih Koçin İsimli 60 Yaşındaki Hasta, İleri Tetkik ve Tedavi Amacıyla Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi’ne Sevk Edildi. Kalp Krizinin En Şiddetli Hali ile Karşı Karşıya Kalan ve %70-80 Civarında Hayati Riski Bulunan Hasta, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Ekibi Tarafından Gerçekleştirilen 8 Saatlik Operasyon, 4 Günlük Yoğun Bakım ve Sonrasında Yataklı Servisteki Tedavi Sürecinin Ardından Taburcu Edildi.

Çok Şiddetli Kalp Krizi Geçiren Hastaların Cerrahi Deneyimi Yüksek Merkezlerde Tedavi Edilmesi Hayatta Kalma Olasılığını Artıyor
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi’ne sevk edilen ve burada Kalp Damar Cerrahisi ve Kardiyoloji Anabilim Dalı ekipleri tarafından karşılanan hastaya, süratle alındığı Kalp Damar Cerrahisi yoğun bakım ünitesinde, kalbi destekleyici geçici bir destek pompası takılarak ilaç tedavisine başlandı. Gerçekleştirilen ileri tetkiklerinde,geçirdiği şiddetli kalp krizine bağlı olarak,kalbin iç duvarında delinme ve sol tarafında balonlaşma meydana geldiği saptanan hasta, ilaçlar ve geçici destek pompasıyla hayati fonksiyonları normal sınırlarda tutularak süratle operasyona hazırlandı.

Hastanın operasyonu Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Aşkın Ali Korkmaz önderliğinde, Doç. Dr. Barçın Özcem ve Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu tarafından gerçekleştirilirken, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı uzmanı Dr. Filiz Bayır ve Kardiyoloji Anabilim Dalı uzmanı Doç. Dr. İlker Güldeekipte yer aldı.

Bu Ciddiyetteki Vakalarda, Operasyon Kadar Yoğun Bakım Süreci de Yüksek Risk Taşıyor
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı uzmanları, 8 saat süren ve çok yüksek hayati risk taşıyan operasyonda,hastanın kalbinin iç duvarındaki deliğin sentetik yama kullanılarak özel bir teknikle kapatıldığını, kalbin sol tarafındaki balonlaşmanın tamir edildiğini ve hastanın 2 damarına baypas operasyonu uygulandığını belirtti. Operasyon sonrasında hastanın Kalp Damar Cerrahisi yoğun bakım ünitesindetakip altına alındığı veoperasyon kadar yoğun bakım süreci de riskli olan hastanın takip ve tedavisinin bu konuda oldukça deneyimli olan uzman doktorlar ile hemşireler tarafından gerçekleştirildiği de ifade edilen açıklamada,yoğun bakım sürecinde herhangi bir komplikasyon yaşanmayan hastanın operasyondan 4 gün sonra yataklı servis izlemine alındığı, operasyon sonrası yapılan ekokardiyografilerde hastanın kardiyak fonksiyonlarının normal olduğunun saptandığı ve hastanın 1 hafta sonra kontrole gelmek üzere taburcu edildiği bildirildi.

Kalp Krizi Sonrası Kalpte Delik Oluşur Mu?
Halk arasında “kalp krizi” olarak bilinen myokardiyal enfarktüs (MI), damar sertliğinin (koroner arter hastalığının) bir sonucu olup, hayatı tehdit eden bir sağlık problemidir. Kalp krizi geçiren hastalarda nadir de olsa kalbin iç duvarında delinmeler meydana gelebilir. Bu durum kalp krizinin en şiddetli şekli olup hayati riski %70-80 civarındadır. Böyle bir komplikasyon ile karşılaşıldığında hastanın acil olarak bu konuda cerrahi deneyimi yüksek olan merkezlere sevk edilmesi gerekmektedir.

Kalbinde Delik Oluşan Hastaların, Operasyon Zamanına Kadar Kalbi Destekleyici Tedavi Almaları Şart
Bu hastaların operasyon zamanına kadar yoğun bakımda izlenmeleri ve kalbi destekleyici tedavi almaları şarttır. Planlı bir baypas operasyonu geçiren hastaların operasyon riski %1 ile 3 arasındayken, kalp içinde delik oluşan hastaların operasyon riski %50 – 60 civarındadır. Operasyonun zamanlaması, cerrahi ekibin bu konudaki deneyimi ve hastanenin alt yapısı operasyon başarısını etkileyen en önemli kriterlerdir.

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi mevcut alt yapısı ve konusunda oldukça deneyimli Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, uzman kadrosu ile çok yüksek riskli operasyonları bile dünya standartlarında başarıyla gerçekleştirmektedir.

Efsane Futbolcu Hasan Özkasnak AORT ve Mitral Kalp Kapağı İle Bypass Ameliyatlarının Ardından Sağlığına Kavuştu

Efsane Futbolcu Hasan Özkasnak AORT ve Mitral Kalp Kapağı İle Bypass Ameliyatlarının Ardından Sağlığına Kavuştu

Kıbrıs Türk Futbolunun Değerli Oyuncularından 75 Yaşındaki Hasan Özkasnak, Kalp Rahatsızlığı Şikayeti ile Başvurduğu Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde, Tek Operasyonda Gerçekleştirilen, Aort ve Mitral Kalp Kapağı Değişimi ile Bypass Ameliyatlarının Ardından Sağlığına Kavuştu.

Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlhan Sanisoğlu önderliğinde, Doç. Dr. Barçın Özcem, Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu ve kalp damar cerrahisi ekibi tarafından gerçekleştirilen operasyonun ardından açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Barçın Özcem, Hasan Özkasnak’ın kısa bir süre önce ciddi kalp yetmezliği şikayeti ile Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne başvurduğunu, yapılan tahlil ve tetkiklerinde kalbinin 2 kapakçığında ve koroner damarlarında ciddi bozukluk tespit edildiğini belirterek şunları söyledi; “Hastamızın ileri değerlendirmelerinde, kalbinin kasılmasında da ileri derecede bozukluk olduğu saptandı. Buna ek olarak ciddi boyutta akciğer problemi de yaşayan ve yüksek riskli hasta grubunda bulunan 75 yaşındaki Hasan Özkasnak’a, Kardiyoloji – Kalp Cerrahisi Ortak Konsey toplantısında, eş zamanlı olarak çift kapak değişimi ve 2 damarına koroner bypass greftleme işlemi uygulanması kararlaştırıldı. Ardından, 10 Ekim tarihinde açık kalp ameliyatına aldığımız hastamıza, tek operasyonda çift kapak değişimi ve 2 damarına koroner bypass greftleme işlemi başarı ile uygulandı.

Doç. Dr. Barçın Özcem; “Cerrahların Bilgi ve Deneyiminin Yanında Sağlık Kurumunun İmkanları da Büyük Önem Taşıyor.”
Bu tarz yüksek riskli operasyonların başarısında, cerrahların bilgi, beceri ve deneyiminin yanı sıra operasyonun gerçekleştirildiği sağlık kurumunun sağladığı geniş donanım imkanı ve ileri teknolojilerin de büyük önem taşıdığını ifade eden Doç. Dr. Barçın Özcem, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde, alanında uzman ve deneyimli ekiplerin yanı sıra en riskli operasyonların başarı ile gerçekleştirilmesine olanak sağlayan yüksek teknolojik imkanların da bulunduğunu söyledi.

Geçirdiği başarılı operasyon sonrası duygularını anlatan Hasan Özkasnak ise, daha önce karşılaştığı farklı sağlık problemleri nedeniyle başvurduğu Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nden aldığı hizmetlerden duyduğu memnuniyet dolayısıyla, kalp rahatsızlığında da yine Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ni tercih ettiğini ifade ederek, burada tedavisini gerçekleştiren doktorlardan, hemşirelere, hastabakıcılardan, temizlik görevlilerine kadar tüm çalışanlardan memnuniyetini dile getirdi.

Üç kalp ameliyatı aynı anda yapıldı

Üç kalp ameliyatı aynı anda yapıldı

YDÜ Hastanesi’nde beyin kan dolaşımı durdurulan hastanın, vücut ısısı 17 dereceye kadar düşürüldü ve aort damarı onarıldı.

akın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, aort damarı yırtılması nedeniyle kalp damar cerrahisi ekibi tarafından acil ameliyata alınan hasta, beyin kan dolaşımı durdurulup, vücut ısısı düşürülerek tıbben ölü duruma getirildi.
12 saat süren ve 3 kalp ameliyatının tek seferde gerçekleştirildiği başarılı operasyon sonrasında hasta sağlığına kavuşturuldu. Londra’da ikamet eden 53 yaşındaki Kıbrıslı Soner Keskin isimli hasta, göğüs ve sırta vuran ağrı şikayetleri ile 153 Acil Çağrı Merkezi’ne başvurarak, Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi’ne getirildi.  Acil serviste, Kalp Damar Cerrahisi ve Kardiyoloji ekipleri tarafından değerlendirilen hastanın bilincinin bulanık, yaşamsal bulgularının ise düzensiz olduğu kaydedildi.  Yapılan değerlendirmelerde hastaya Aort Diseksiyonu (aort damarı yırtılması) tanısı koyularak, hasta hızlı bir şekilde kalp damar cerrahisi yoğun bakım ünitesine yatırıldı.

“Aort kapağı tamir edildi, bypass yapıldı, aort yapay damarla değiştirildi” Hastanın yaşamsal bulguları kısa sürede kontrol altına alınarak acil olarak ameliyata hazırlandı. Ameliyata alınan hasta hızlı bir şekilde kalp akciğer pompasına bağlandı (kardiyopulmoner baypasa girildi).  Operasyon sırasında hastanın çıkan aortasının (assendan aorta) yırtık olduğu, yırtığın sağ koroner artere (kalbin sağ tarafını besleyen damar) kadar uzandığı ve bu durumun aort kapağında yetmezliğe sebep olduğu görüldü.  Ameliyat sırasında hastanın aort kapağı tamir edildi, sağ koroner artere baypas yapıldı ve aort damarının yırtık olan kısmı yapay damarla değiştirildi. “Hastanın beyin kan dolaşımı durdurulup, vücudu 17 dereceye kadar soğutuldu” Hastanın ameliyatında “Total Sirkulatuar Arrest” adı verilen özel bir teknik uygulandı.  Bu teknikte hastanın beynindeki kan dolaşımı yaklaşık 20 dakika durduruldu, organlarının korunması için ise hastanın vücut ısısı 17 dereceye kadar düşürüldü.  Bu sırada aort damarı onarılan hastanın özel bir pompa ile toplanan kanı tekrar hastaya verilerek aşırı kan kullanımından uzak duruldu.  Sonrasında hastanın vücut ısısı yükseltilerek kan dolaşımı tekrar başlatıldı.

Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlhan Sanisoğlu önderliğinde, Doç. Dr. Barçın Özcem ve Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu tarafından gerçekleştirilen ve yaklaşık 12 saat süren operasyon sonrasında, hasta kalp damar cerrahisi yoğun bakım ünitesine alındı.  Dört saat içinde sorunsuz bir şekilde uyanan hasta, solunum cihazından ayrıldıktan 2 gün sonra ise kalp damar cerrahisi servisine alındı.  Servis izlemi sıkıntısız geçen hasta sağlığına kavuşarak taburcu edildi.

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlhan Sanisoğlu, kalp damar cerrahisi alanında tüm acil ameliyatlara anında müdahale edecek güçlü bir ekip ve yüksek teknolojik donanıma sahip olduklarını belirtti.  Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde, ameliyat sırasında ve sonrasında kaydedilen ölüm oranlarının dünya verilerinin altında olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. İlhan Sanisoğlu,  aort diseksiyonu ameliyatlarının tüm dünyada tecrübeli ekipler ve sayılı merkezler tarafından gerçekleştirildiğini ve Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nin de bu merkezlerden biri olduğunu söyledi.