10 Günde 3 Aort Damarı Yırtılması
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanları Tarafından, Nadir Görülmesine Rağmen Son Zamanlarda Sıklıkla Karşılaşılan Ölümcül Hastalıklardan Biri Olan Aort Damarı Yırtılması Vakaları ile İlgili Yapılan Açıklamada, Zaman Kaybı Yaşanmaksızın Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne Aort Yırtılması ile Başvuran Hastalarda, Ameliyat Sırasında ve Sonrasında Kaydedilen Ölüm Oranlarının, Dünya Verilerinin Çok Altında Olduğu Bildirildi.
Nadir görülen bir hastalık olmasına karşın 10 gün içinde Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne aort damarı yırtılması şikayetiyle 3 hastanın başvurduğunu belirten kalp ve damar cerrahisi uzmanları, bu hastalardan hastaneye vakit kaybı yaşanmaksızın ulaştırılan 2’sinin, gerçekleştirilen başarılı operasyonlar sonrası sağlığına kavuşturularak taburcu edildiğini açıkladı.
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Aort Damarı Yırtılmasına Bağlı Ölüm Oranları Dünya Verilerinin Çok Altında
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde, kalp ve damar cerrahisi alanında tüm acil ameliyatlara anında müdahale edebilecek güçlü bir ekibe ve yüksek teknolojik donanıma sahip olunduğu bildirilen açıklamada, zaman kaybı yaşanmaksızın Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne başvuran vakalarda, ameliyat sırasında ve sonrasında kaydedilen ölüm oranlarının dünya verilerinin çok altında olduğu vurgulandı. Bu operasyonların tüm dünyada sayılı merkezde, tecrübeli ekiplerce gerçekleştirilebildiğini ifade eden uzmanlar, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nin, aort yırtılması ameliyatlarının gerçekleştiği başarı oranı yüksek sayılı merkezden biri olduğunu kaydetti.
Aort yırtılmasının genellikle 60 – 80 yaş aralığındaki kişilerde daha sık rastlanan bir hastalık olduğu belirtilen açıklamada, kadınlara oranla erkeklerde iki kat fazla görüldüğü de kaydedildi. Türkiye’de gerçekleştirilen istatistiki çalışmalarda, her yıl yaklaşık 350 kişinin aort yırtığı yaşadığının ortaya konduğu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ise konuyla ilgili detaylı bir istatistiki verinin bulunmadığını belirten uzmanlar, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi kalp ve damar cerrahisi anabilim dalında hali hazırda yürütülmekte olan istatiksel çalışmaların sürdüğünü bildirdi.
Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç; “Hastaların Nerdeyse Yarısı Hastaneye Ulaşamadan Kaybedilmekte, Hastaneye Ulaşana Kadar Geçen Her Saatte ise Ölüm Riski %2 Oranında Artmaktadır.”
Kalpten çıkan kanı tüm vücuda dağıtan ana atardamar olan aortun yapısı, vücuttaki görevleri ve aort yırtılması ile ilgili açıklamalarda bulunan kalp ve damar cerrahisi anabilim dalı uzmanı Dr. Ali Önder Kılıç, beyine, kaslara ve diğer hücrelere oksijen bakımından zengin kanı taşıyan hayati öneme sahip aortta bir sorun olduğunda, kalbin ve tüm vücudun kan akımının tehlikeye girebildiğini ifade etti.
Herhangi bir sebepten dolayı, 3 tabakadan oluşan aortada, tabakalar arasında ayrışmalar meydana geldiğini, tabakalarda meydana gelen bu ayrışmaların kanın tabakalar arasında ilerlemesine ve aort duvarında yırtıklar oluşturmasına sebep olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç, aort tabakaları arasında meydana gelen bu yırtılmanın “Aort Diseksiyonu” olarak adlandırıldığını söyledi.
Ölüm riski çok yüksek olan aort diseksiyonun, tanı koyulduktan hemen sonra müdahale edilmesi gereken çok acil bir durum olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Ali Önder Kılıç, hastaların nerdeyse yarısının hastaneye ulaşamadan kaybedildiğini, hastaneye ulaşana kadar geçen her saatte ölüm riskinin %2 oranında arttığını bildirdi.
Doç. Dr. Barçın Özcem; “Ani Başlayan, Parçalayıcı, Yırtıcı ve Dayanılmaz Olarak Tanımlanan Göğüs ve Sırt Ağrısında, Aort Yırtılmasından Şüphelenilmelidir.”
“Aort yırtılmasının en sık belirtisi ani başlayan göğüs ve sırt ağrısıdır. Ağrı sıklıkla parçalayıcı, yırtıcı ve dayanılmaz olarak tanımlanır. Ağrı öylesine şiddetlidir ki hastalar iç organlarının yırtıldığını sanır. Ağrı ilk olarak yırtığın başladığı yerde hissedilir ve yayılır.” diyen Doç. Dr. Barçın Özcem, göğüs üzerinden başlayan ağrının, sırt, boyun, çene, dişler ve kollara yayılabildiğini ifade etti.
Aortadaki yırtığın vücudun her tarafına ilerleyebildiğini belirten Doç. Dr. Barçın Özcem şöyle devam etti; “Yırtığın beyin damarlarına doğru ilerlemesiyle hastalarda bilinç bulanıklığı, bilinç kaybı, kısmi felç gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bacakların ana atardamarlarına doğru ilerlemesi durumunda ise nabız alınamamasına ve ayaklarda soğukluğa sebep olur. Bunların yanında nefes darlığı, halsizlik ve terleme aort diseksiyonunda görülen diğer belirtilerdir.”
Aort yırtılması yaşayan birçok hastanın kontrol edilemeyen hipertansiyon hastası olduğunu ifade eden Doç. Dr. Barçın Özcem, hipertansiyonun aortun iç duvarında yırtığa neden olduğunu ve her bir kalp atımında yırtığın daha da ileriye doğru gitme eğiliminde bulunduğunu, hatta aort diseksiyonu hastalarında kola giden damarların etkilenerek, sağ kol ve sol kol arasında tansiyon farkı oluşabildiğini kaydetti.
Aort Diseksiyonu Tanısı Nasıl Koyulur?
Aortdaki yırtılmalarla ilgili tanı yöntemleri hakkında bilgiler de veren Doç. Dr. Barçın Özcem, en önemli ve ilk yapılması gerekenin hastanın hikayesini eksiksiz dinlemek ve aort diseksiyonundan şüphelenmek olduğunu söyledi. “Aort diseksiyonu için günümüzde kullanılan en önemli tanı yöntemi anjiyo – BT’dir. MR – anjiyonun da tanısal değeri vardır. Aort diseksiyonundan şüphelenilen tüm hastalara mutlaka yatak başı ekokardiyografi yapılmalıdır.” diyen Doç. Dr. Barçın Özcem, yırtığın aort kapağını etkileyip etkilemediğine ve kalp zarı içine kanamaya bağlı olarak kalbin kasılmasının engellenip engelenmediğine bakılması gerektiğini vurguladı.
Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu; “Yüksek Cerrahi Deneyim ve Ciddi Bir Alt Yapı Gerektiren Aort Yırtılması Gibi Büyük Ameliyatlar, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Güvenle Yapılabilmektedir.”
“Aort diseksiyonu operasyonları diğer kalp cerrahisi operasyonlarına göre oldukça yüksek hayati risk içeren operasyonlardır. Hızlı tanı ve acil cerrahi çoğu zaman bu yüksek riskli ameliyatta hayat kurtarıcı olmaktadır.” diyen Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu ise aort diseksiyonu cerrahisinin, yırtığın başlangıç yerine göre değiştiğini, çıkan aort ve aort arkının tutulmasına göre ise planlandığını söyledi.
Baş bölgesine doğru yayılan diseksiyonlarda, yırtığın durumuna göre vücut sıcaklığının çoğu zaman 20 derecenin altına düşürülerek, organların fonksiyonlarının ve enerji gereksinimlerinin minimuma indirildiğini ve kan dolaşımının beyin dahil tüm organlarda durdurulduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, yırtığın inen aortada olması durumunda ise medikal tedavi ya da damar içerisinden stent yerleştirmek suretiyle tedavi uygulanabildiğini söyledi. Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, yüksek cerrahi deneyim ve ciddi bir alt yapı gerektiren bu tarz büyük ameliyatların Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi’nde güvenle yapılabildiğini sözlerine ekledi.
Aort Yırtılmasında Risk Faktörleri
Açıklamalarında aort yırtılmasına ilişkin risk faktörlerinden de bahseden Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, yüksek tansiyona bağlı damar iç basıncındaki artış, damar sertliği ve trafik kazası vb. sebeplerle ani gelişen travmaların aort yırtığının en önemli sebepleri arasında yer aldığını bildirdi. Bunlar yanında ileri yaş, genetik veya aile öyküsünün de aort diseksiyonu için risk faktörlerinden olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Özlem Balcıoğlu, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve damar sertliği gibi bazı hastalıklar ile damarlarda meydana gelen iltihaplanmalar ve sigara kullanımının aort diseksiyonu görülme riskini artırdığını bildirdi.